NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
حَفْصُ بْنُ
عُمَرَ
النَّمَرِيُّ
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ عَبْدِ
الْمَلِكِ
بْنِ عُمَيْرٍ
عَنْ زَيْدِ
بْنِ
عُقْبَةَ
الْفَزَارِيِّ
عَنْ
سَمُرَةَ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ الْمَسَائِلُ
كُدُوحٌ
يَكْدَحُ
بِهَا الرَّجُلُ
وَجْهَهُ
فَمَنْ شَاءَ
أَبْقَى
عَلَى وَجْهِهِ
وَمَنْ شَاءَ
تَرَكَ
إِلَّا أَنْ يَسْأَلَ
الرَّجُلُ
ذَا
سُلْطَانٍ
أَوْ فِي
أَمْرٍ لَا
يَجِدُ
مِنْهُ
بُدًّا
Semure r.a. Nebi
sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle demiştir:
"Dilenmeler,
tırmalamalardır, kişi onlarla yüzünde iz yapar. Dileyen yüzünü korur dileyen de
korumaz. Ancak kişinin yetki sahibinden veya kaçınılmaz bir iş için
(başkasından) istemesi hariç."
İzah:
Tirmizî, zekâi; Nesâî,
zekât
Kişi, dilenmekle
izzet-i nefis ve şerefinden fedakârlık eder.Nasıl ki tırmalama, yüz de
istenmeyen bir iz bırakıyorsa, dilenmek de kişinin şerefinde böyle iz bırakır.
Bunun için kişi izzet-i nefs ve şerefinden kaybetmek istemiyorsa,
dilenmemelidir. Dilenmesi halinde kayb eder. "Dileyen yüzünü korur
dileyen de korumaz" sözü ile anlatılmak istenen budur. Ayrıca bu sözde
yüzlerini korumayanlar kınanmış ve tehdid edilmişlerdir. Ancak müstehak
olanın, devlet başkam veya onun vekilinden hakkını istemesinde bir sakınca
yoktur. Zira o devlet yetkilisi, hak sahiplerine haklarını vermekle
mükelleftir. Bu onun görevidir. Bu nevi isteme mubah olduğu gibi, çıkması
muhtemel olan bir fitneyi önlemek maksadıyla iki tarafın arasım bulmak için
borçlanan kişinin, başına bir musibet gelip de zor durumda kalan kişinin ve
katlanılamayacak fakru zarurette olan kişinin halktan istemesi mubahtır.
Anlaşıldığına göre, müstehak olmayanın istemesi mubah değildir.